‘Teklikten çokluğa ilk adım-Eril ve Dişil Polarite’
Bu yazının ve bundan sonra yazacağım konuların tümünü kapsayıcı ve özet niteliğinde olan bir önceki yazımda (Prometheus 1- Sayfa 14) ezoterik bilgilerde varoluşun eril ve dişil kutuptan oluştuğu konusuna giriş yapmıştım.
Bu yazıda ise dualiteye ilk adım olan eril ve dişil polariteyi irdeleyeceğiz. Bir sonraki yazılarımda ise eril ve dişil polaritenin ikiye bölünmesiyle oluşan 4 elemente değineceğiz. Devamında 4 elementin 3’e bölünmesiyle oluşan 12 burca, her burcun gölge kullanımına ve bunların dengelenmesi için yapabileceklerimizi detaylandıracağız. Tekamül yolculuğumuzda döngülerimizi tamamlamak ve hayatımızı yöneten bilinçaltı durumları farkındalığımıza taşıyarak dönüştürmek bizim elimizde. Bunun için bize sunulmuş değerli bir araç olan astroloji ve bunun psikoloji ile olan bağlantısının bize nasıl yardımcı olabileceğini anlayacağız. Mümkün olabilecek en yalın dil ile örneklerle, bilgileri pratik hayata entegre etmek üzere konuya giriş yapalım.
Eril ve Dişil Prensip nedir?
Yaşayan her şey (bitkiler, hayvanlar ve insanlar) atom düzeyine indirgendiğinde özleri birbirine eşit eril ve dişil parçalardan oluşur. Bu eşit parçaların birbiri ile dengede olmaları son derece önemlidir. Dengenin bozulmasının yaratacağı etkiyi şu örnek ile anlayabiliriz. Bir atom bombası eril enerjiden oluşan proton ve dişil enerjiden oluşan elektron miktarının suni olarak manipüle edilmesiyle oluşur. Eşitlik dengeleri bozulduğunda patlama meydana gelir.1
Bu durum insanoğlunda aynı şekilde işler. İçimizdeki eril ve dişil enerjinin dengesi bozulduğunda duygusal patlamalar yaşarız. Fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklar meydana gelir. Bu nedenle her insan için eril ve dişil prensipler konusunda bilgi sahibi olmak son derece önemlidir. Nedeni ise: ‘Hayatımız eril ve dişil enerjiyi dengelemek üzerine kurgulanmıştır. Yaşadığımız ne varsa bu iki temel prensibi dengeye getirmek içindir.’
Burada bahsettiğimiz eril ve dişilin karşılığı direk olarak kadın ve erkek cinsiyeti değildir. Bunlar eril ve dişil özelliklerdir.
Eril enerji gücü, tutkuyu, akılcı ve keskin bir yapıyı, mücadele kararlığını ve odaklanma yeteneğini, yapmayı, vermeyi ifade eder. Amaca ulaşmak için hareket eden ve konuşan taraftır. İter ve yol gösterir. Sembolik olarak eril gündüzdür, güneştir, pozitiftir ve bedenimizin sağ tarafıdır.
Dişil enerji ise hareketli ve yaratıcı yönü, yaşamı yeniden yapılandırma yeteneğini, hissetmeyi ve almayı ifade eder. Dişil önünde olan olaylara ve insanlara cevap verir. Dinleyen taraftır. Davet eder ve etkiler. Sembolik olarak dişil gecedir, aydır, negatiftir ve bedenimizin sol tarafıdır. Eril ağaçları değil ormanı görebilir. Dişil ise ormandan öte farkında olduğu ve dokunabildiği her ağaçla bağlantı halindedir. Ne dişil, ne de eril kendi içinde eksiksiz değildir. Doğru zamanda ikisi de aslında harika bir şekilde onurlandırılmıştır. 2 Birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahiptirler.
Eril ve dişil özelliklerin dengelenmesi, ip üzerinde yürürken dengeyi sağlamaya çalışmak için ellerindeki denge çubuğunun bir uçtan diğer uca dokunarak neticede dengeye gelmesi gibidir. İnce ayar ister.
Şimdi bu durumun doğum haritasında ne şekilde işlediğine bakalım. Zodyak’da yerleşik 12 burç var. Bunların 6’sı eril ve 6’sı dişil burçlardır. Eril burçlar: Koç-Aslan-Yay (Ateş elementi), İkizler, Terazi, Kova’dan (Hava elementi) oluşur. Dişil burçlar: Boğa-Başak-Oğlak (Toprak elementi) ve Yengeç-Akrep-Balık’tır (Su elementi).
Her bir burcun karşısında başka bir burç var. Bunlara aks diyoruz. Karşıt akstaki burçların birbirini tamamlayan bir teması var.
Bunlar:
1-7 aksı, Koç ve Terazi, Ben-Biz
2-8 aksı, Boğa ve Akrep, Benim kaynaklarım-Başkalarının kaynakların
3-9 aksı, İkizler ve Yay, Günlük bilgi-Yüksek bilgi
4-10 aksı, Yengeç ve Oğlak, Aile-İş
5-11 aksı, Aslan ve Kova, Bireysel yaratıcılık- Toplumsal yaratıcılık
6-12 aks, Başak ve Balık, Kolektife işiyle hizmet-Kolektife ruhsal anlamda hizmet
Bu akslar sırasıyla eril ve dişil burçlardan oluşur. Yani 3 aks eril ve 3 aks dişil.
Her ne kadar her burç için eril ve dişil özellik atfedilmiş olsa bile, her dişil burcun içinde eril, her eril burcun içinde ise dişil bir yan vardır. Yani her burç iki kutbu olan bir mıknatıs gibidir.
Şimdi bu bilgiye başka bir bilgi daha ekleyelim. Bir önceki yazımda İsviçreli psikiyatrist Carl Gustav Jung’un bir erkeğin kişiliğindeki bilinçdışı kadın yönün kişileştirilmesini betimlemek için anima, kadının kişiliğinde bunun eşdeğeri olan erkek yön için animus adını verdiğinden bahsetmiştim. Yani hepimizin ruhunda bir karşı cins özelliklerinin bulunduğu, hem kadim bilgilerde hem modern psikoloji literatüründe sıkça geçmektedir.
Animus, kadın ruhunun düşünen, mantıksal tarafını temsil eder ve kadını bilgiye ve gerçek anlama doğru götürebilir. Animus kadının duygu-heyecan yaşamını etkileyebilecek doğal, önyargısız görüşlerden oluşur ve rüyalarda kahramanlar, şairler, manevi yol göstericiler ve yargıçlar şeklinde görünür. Kadın animusla aşırı özdeşleşirse, baskın, önyargılı ve inatçı hale gelir. Kadının animus gelişimi, erkeklerle ilişki kurması açısından önemlidir; animus zayıfsa, kadının sorunları olacaktır.
- Animus’un pozitif olarak ifadesi: Girişken, düşünceli, rasyonel, güçlü, cesur, objektif, onurlu ve bilge.
- Animus’un negatif olarak dışa vurumu: Acımasız, sabit fikirli, yıkıcı, ukala, pervasız ve soğuk
Anima, erkeğin büyüleyici ve gizli olan doğayı hissetmesini temsil eder. Anima hislerden oluştuğu için, erkeğin anlayışını çarpıtabilir. (Jung, erkeğin anlayışının mantığa dayandığını varsayar) Anima çoğu zaman toprak ve su imgeleriyle-mağaralar, verimli toprak, şelaleler ya da deniz ile bağdaştırılır.
- Anima’nın pozitif ifadesi: Sabırlı, merhametli, şefkatli, besleyen, sezgisel, hayat veren, seven ve düşünceli.
- Anima’nın negatif ifadesi: dengesiz, kararsız, kibirli, sinsi, güvensiz ve aşırı duygusal
Hem anima hem animus kişisel bilinçdışı ile kolektif bilinçdışı arasında bir tür köprü ya da kapı işlevi görür.3
Bu demek oluyor ki her birimiz kendimizde farkında olmadığımız ve kabul etmekte zorlandığımız yönlerimizi karşı cinse yansıtabiliyoruz.
Doğum haritamıza psikolojik astroloji merceğinden bakarak bilinçli olarak deneyimlemediğimiz bu özelliklerimizi anlamak için ilk ipucu olarak eril ve dişil burçların dağılımına bakmamız uygun olur.
Bunun yanı sıra eril ve dişil burçlarda yerleşik olan gezegenler ve bunların birbirleri ile yaptıkları açılar bizim hangi konularda zorlandığımızı ve yaralandığımızı gösterir. Ayrıca, Mars haritada eril özellikler ve Venüs dişil özelliklerin ne şekilde ifade bulduğuna dair bilgi verir.
Bunları inceleyerek nerede, hangi özelliklerimizde dengeye gelmemiz gerektiğini anlayabiliriz. Böylece farkında olmadığımız yönlerimizi bilinçli bir şekilde bilincimize taşıyabilir ve hayatımızı sağlıklı bir şekilde yönetebiliriz.
Eril ve dişil özelliklerin karşıtlığına dair fikir edinmek için bunları 4 ana başlıkta inceleyelim.
Sağ ve sol, yukarısı ve aşağısı, iç ve dış ile ön ve arka.
- Sağ ve sol
8
‘Kişiyi içsel özgürlüğe götüren yol, orta yoldur.’
Kadim bilgilerde sol sütun negatif, yıkıcı ve karanlık tarafı6 (celali), sağ sütun ise pozitif, yapıcı ve aydınlık tarafı (cemali) simgeler. İkisinin arasındaki sütun ise nötr, denge halini temsil eder (kemali).
İnsanın tekamül edebilmesi, kamil insan olması için önce her iki tarafı da deneyimleyerek orta yolu bulması gerekir. Bu orta yol Kuran’ı Kerimde Elif harfi, şeklen dik bir çizgi olarak, batıni Sufizmde ise omuriliğin simgesidir. Omurilik ise rabbani enerji olan Kundalini gücünün şeffaf bedende bu bölgeye denk gelen evi olarak kabul edilir. Elif simgesi insanda saklı Allah’ın enerjisine ev sahipliği yaptığına işaret eder. Hz. Mevlana bu yüzden şöyle demiştir: ‘Dünya donmuş bir yılan, çözülene kadar bas üstüne oyalan.
Örnek vermek gerekirse dişil sütunda bulunan olumsuz özelliğin içinde işlediğinde güçlü olduğunu, olumlu özelliği içinde güçsüz olduğunu ve eril sütun için ise bunun tersinin geçerli olduğunu söylemek meseleyi biraz açıklığa kavuşturacaktır. Demek ki, sol sütun istikrar ve dayanıklılık verdiği zaman iyi, aşırı direnç onun etkin bir şekilde saldırgan olmasına sebep olduğunda kötü etkide bulunur. Sağ sütunda merhamet her şeyi uyum içinde düzenlediğinde iyi, aşırı duygusallığa dönüşüp karşıt aksın alanını gasp ettiğinde kötüdür.5
Burada kendinize şu soruyu sorun: Tamamen özgür hissederek, huzurla kendi gücümde olsam, yaşam enerjimi serbest bir şekilde akıtabilsem, şu anda yapmadığım neyi yapardım?
- Yukarısı ve aşağısı
8
‘İnsan küçük alem olarak büyük alemin, yani göksel alem ve ilk Adem’in suretidir.7
Felsefe tarihinde kökleri çok gerilere giden “küçük âlem” (mikrokozm) ve “büyük âlem” (makrokozm) düşüncesiyle bağlantılı olarak eski kültürlerde insanla âlem arasında bir münasebet görülmüş, birinde bulunan özelliklerin en azından bir kısmının diğerinde de bulunduğuna inanılmıştır.
Düşük titreşimli egomuzla (mikrokozmos) güvenliğimiz, arzularımız, ihtiyaçlarımız ve kendimizi var etmek konularında insanlara veya koşullara bağlanır, onlara anlamlar yükleriz. Beklentimize uymadıklarında ise içsel bir savaş haline gireriz.
Oysa birlik bilinci ile (makrokozmos) bağlantıda olarak her şekilde güvende olduğumuzu, tüm ihtiyaçlarımızın karşılanacağını ve her olanın bizim hayrımıza olduğuna inanarak elimizdekilere daha yüksek frenkanslı anlamlar yüklediğimizde dengeye geliriz.
Fizik bedenimizi giyen şeffaf bedenimizde yedi kattan oluşan yedi ana çakra mevcuttur. ‘Çakra’, kelimesi Sanskritçe’den gelme; ‘ateş çemberi/döneri’ anlamına gelir. 1. , 2. ve 3. çakra kalbin altındadır. Bu ilk üç enerji merkezi dişildir. 5. , 6. ve 7. ise kalbin üstünde yer alır ve bunlar eril enerjiyi temsil ederler. Ortadaki, 4. enerji merkezi ise kalp bölgemizde yer alır. Burası eril ve dişilin enerjisel denge merkezidir. Eril ve dişil özellikleri kalp çakrası birbirine bağlar ve içsel dengenin oluşmasını sağlar.
Burada kendinize şu soruyu sorun: Kendimi her an ve tamamen ruhumla bağlantıda ve destekli hissediyor olsam, şu anda yapmadığım neyi yapardım?
- İç ve dış
8
‘Aynaya bakan kişi kendisini karşısında görür, kişi kendisiyle konuşup ‘sen kimsin?’ dediğinde ‘ben benim’ der.’7
Burada iç birey olarak ‘seni’, dış ise ‘diğerlerini’ temsil ediyor. Aynı zamanda alma ve vermeyi. Almak dişil, vermek eril bir eylemdir. Burada da ilgi, niyet, emek ve etkileşiminde dengede olmak önemlidir. Nefes alıp, vermek gibi. Sevilmek, beğenilmek ve onaylanmak için kendinden gereğinden fazla ödün verdiğin her yerde bu dengeden uzaklaşmış olursun. Veya sorun çıkmasın diye kendi gerçekliğine sahip çıkmadığında, sessiz kaldığında. Kendi değerini layıkıyla muhafaza etmediğinde denge bozulur ve hayatında sorunlar oluşmaya başlar. Bunun tam tersi kendini gereğinden fazla düşünerek başkalarına empatiden yoksun şekilde davrandığında da sorunlar baş göstermeye başlar. Ancak oluşan sorunları yol gösterici olarak algıladığımızda ve dengesizliğin nereden kaynaklandığını anladığımızda bunlar üzerinde farkındalığımızı geliştirerek dengeye getirme imkanına sahip oluruz.
Burada kendinize şu soruyu sorun: Zamanımı, ilgimi, enerjimi ve paramı dengeli bir şekilde alıp vermeyi deneyimliyor olsam, şu anda yapmadığım neyi yapardım?
- Ön ve Arka
8
‘İnsanları yönetmek istiyorsan, onları nasıl takip etmen gerektiğini bilmelisin’ Lao Tzu
Yönetmek ve takip etmek. Odaklanmak ve teslim olmak. Harekete geçmek ve sabırla beklemede kalmak. Tutmak ve bırakmak. Eylem gücü ile taşıma gücü. Bunların her biri eksik veya fazla olduğunda duygusal yaralanmalara sebebiyet verir. Örneğin seni rahatsız hissettiren bir durum var ama kendi gerçekliğini ifade etmeye korktuğun için bu durumu taşımaya, katlanmaya devam ediyorsun. Veya bunun tam tersi bir konuda eyleme geçebilmek için duygularını devre dışı bırakıyorsun.
Bir şeyi, kişiyi veya durumu ne itmeli, ne de tutunup kalmalı ve bu şekilde dengede olmalı.
Burada kendinize şu soruyu sorun: Yönetmek ve takip etmek, hissetmek veya olmak konularını dengeli şekilde deneyimliyor olsam şu anda yapmadığın neyi yapardın?
Amacına yönelik hareket ederek, kabulde olarak, farklı gündeme sahip olmadan, güven çerçevesinde hareket edebildiğinde, eril ve dişil yönlerinle tam denge halinde olabilirsin.
1-https://www.quantumuniverse.nl/hoe-werkt-een-atoombom, Quantum Universe, Jans Henke
2-Deida, David, Yakın İlişki, 2. Baskı, Aya Kitap, İstanbul, 2017, Sayfa 213, 2532
3- Animus and Anima by Emma Jung, Two Essays, pdf
4-Snowden, Ruth, Kilit Fikirler, 2. Basım, Optimist Yayınları, İstanbul, 2013, Sayfa 91,92,93
5-Tanrıbağ, Malik İlyas, Batıni Tanrıbilim Felsefesi ve Kundalini, 1. Basım, Karina Yayınevi, Ankara, Mart 2015, sayfa 165
6-Fortune, Dion, Mistik Kabala, 2. Basım, Hermes Yayınları, İstanbul, Nisan 2010, sayfa 81,82
7-Tanrıbağ, 410
8- Z=Zihin E=Eylem V=Vücut K=Kalp (Hava, Ateş, Toprak ve Su elementlerine karşılık gelir)